16.03.2014

Zagreb'de 3 gün...


Avrupa Birliğine henüz yeni girmiş olan Hırvatistan’ın başkentine yolum düştü geçenlerde. “Geçerken uğradık” der gibi oldu bu giriş cümlesi yav :) Yanlış anlaşılmasın, tabii ki her yurtdışı seyahati gibi uzun süren bir uçak bileti, otel rezervasyonu, hatta vize başvurusu süreçlerinden azimle geçiverdim 3 günlük tatilim için.

Zagreb de bir çok şehir gibi iki bölüme ayrılmış, Gornji grad (Upper Town) ve Donji grad (Lower town) olmak üzere.. Orta Çağ’dan kalan eserlerinin çoğu upper town bölgesinde bulunuyor. Zaten her iki bölge de birbirine çok kısa yürüme mesafesinde olduğu için bu şehre bir gün yeter diyorum. Şaşırdınız dimi! :) Ama Hırvatistan için aynı cümleyi kuramam.. Zira bu ülkede beni benden alan asıl yer Zagreb'de değildi...

St Stephen's Katedral
Zagreb'e geri dönecek olursak, kentin merkezinde, zamanında büyük savaşlara imza atmış büyük asker Jelacic'in heykeli bulunuyor. Jelacic meydanının bir yanı cafe-dükkan-magazalarla dolu Ilica caddesi (Bizim İstiklalin aynısı diyebilirim), bir yanıysa şehrin en görkemli yapısı St. Stephen Katedraline çıkan sokak. Katedralin karşısındaki dar sokağa girdiğinizde pazar yeri Dolac, oradan da hareketli cafe-barların bulunduğu Tkalciceva Caddesine çıkabiliyorsunuz.




St Marcus Katedrali

Tkalciceva'dan yürüyerek birazcık yukarı doğru çıktığınızda bir zamanlar açık hava kilisesi olarak kullanılan, şimdiyse yalnızca dua edilebilecek bir kaç sıranın bulunduğu Stone Gate yani Taş Kapı karşınıza çıkacak. Bu kapıdan geçtiğinizde Upper town bölgesine varmış oluyorsunuz. Bu bölgede St. Marcus Katedrali, şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz Lotrscak Kulesi ve dünyaca ünlü Kırık Kalpler Müzesi bulunuyor

Lotrscak'tan şehrin manzarası
Kırık Kalpler Müzesi
Şehrin merkez bölgesine 3 km kadar uzak bir yerde görülmesi gereken bir yer daha var: Mirogoj Mezarlığı. Bu mezarlığın mimarisi için baya özenilmiş ve söylemesi zor ama değişik bir atmosferi var. Özellikle ilgimi çeken ise, dedesinin dedesinin dedesi ile beraber gömülen ailelerin mezarları oldu. 1800lü yıllardan beri, tüm aile üyelerini öldükçe aynı mezara koyup hepsinin ismini tek bir mezar taşına yazmak suretiyle devasa aile mezarları oluşturmuşlar.

Mirogoj Mezarlığı

İşte Zagreb bundan ibaret:) 

Mutfak kısmına gelince... Kahvaltıda börek çeşitlerinden yiyorlar genelde, yani Avrupa'daki diğer şehirlerdeki sandviç&kruvasan kültürü buraya yerleşmemiş henüz. Bu sebeple, bizim damak tadımıza bir tık daha yakın diyebiliriz Hırvatlar için. Yemekleri fena sayılmasa da wow müthis, mutlaka burada şunu yemelisiniz dediğim bir yer çıkmadı maalesef.

Rocket Burger
En çok Hamburgercisini (Rocket Burger Cafe) ve gittiğimiz bir restoranda (Agava Restoran) yemek öncesi getirilen lavaşvari foccacia ekmeğini beğendim. Bir de hayallerimin cafesini adeta gerçeğe dönüştürmüş olan sevimli fransız-stili pastahane Amelie'de yediğimiz yabanmersinli cheesecake'i!

Amelie
Aa bir de son gün yediğimiz geleneksel Hırvat böreği Strukli'nin yanındaki yoğurt sos da baya iyiydi :) Strukli'yi yediğimiz mekanın adı Stari Fijaker. Lokal bir hırvat restoranı. Burada yine yöreye has geleneksel tatlardan "sarma" söyledik ve bildiğimiz kıymalı lahana sarması geldi ortaya. Halbuki ben daha farklı bir şey hayal etmiştim. Lahanadaki kıymanın tadı ekşimsi bir garipti, anneannemin lahana sarmalarının yanından geçemez vallahi.

Sırasıyla:sarma,strukli,buğday birası ve baharatlı sosis
Tüm bu deneyimlerden vardığım sonuç, Hırvatların henüz damak zevklerini ve mutfak maharetlerini pek geliştiremedikleri oldu.

Eliscaffee
Ancak, kahve yapımında çığır açmış, ödüllü baristası bulunan minik sade kahveci Eliscaffe'nin kahvesini de unutmamam lazım.  Buraya uğrarsanız Triestino içmeden dönmeyin sakın. Süt ve kahvenin ideal oranını yakalamışlar dediklerine göre. Yılların latte-severi olarak bu kahvenin benden 10 puan aldığını söylemeliyim :) Neyse, yine de fena değilmiş yahu Zagreb'de yediklerim-içtiklerim... Hayatımda ilk kez denediğim köpekbalığı etinin genzimi yakmasını ve mideme indiği anda burnuma doldurduğu tütsülü kokuyu unutamayacağım ama... Yeni deneyimler her zaman heyecan verici olmuyormuş. Bunu da bu vesileyle öğrenmiş oldum :)

Durunnn daha bitmedi!! Zagreb'de kaldığım süre boyunca ziyaret ettiğim önemli bir yer daha var. Önemliden de öte, bu dünyada varlığına görmeden inanamayacağınız bir bölge diyebilirim. Bu kadar meraklandırdıktan sonra Zagrebe özel detayları bitirip yeryüzünün Garden of Eden(Eden Bahçesi) diye anılan yere geçebiliriz. :) Ama bir başka yazıda. Çok yakında!..
 


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder