18.09.2015

İskoçya'nın İncisi: Isle of Skye

Türkiye'ye döneli yaklaşık 1 ay oldu... İskoçya'da yaşadıklarım şimdiden hayal gibi gelmeye başladı bile. Sanki bir masaldı, ben o yaşadıklarımı kitapta okudum veya bir filmdi izledim ve ardından aklımda sadece etkileyici sahneler, nefes kesici manzaralar kaldı…

Mayıs ayında 3 günlük unutulmaz bir Highlands turuna katıldım. Aradan kaç ay geçse de, bu süreçte Birleşik Krallık'taki bilimum şehirleri azimle gezmiş olsam da, aklımda en çok kalan bu 3 günlük Isle of Skye gezisi oldu nedense. 
Portree
Edinburgh’dan Skye’a otobüs veya tren gibi toplu taşıma araçlarıyla gitmek neredeyse imkansıza yakın. Araba kiralayıp gidenler oldu ama adada hiçbir şekilde telefon sinyali alınmadığından, eski usul haritayla dağlar ormanlar akarsular arasında kaybolmak olası. Bu yüzden en güzeli küçük 15-16 kişilik arabalarla her hafta en az iki defa adaya tur düzenleyen yerel tur firmalarıyla gitmek.

16.09.2015

Nohutlu Patlıcan Köfte - Pesto Soslu

Hayatımdan işlenmiş gıdaları çıkarttığımdan ve sebze-meyve ağırlıklı beslenmeye başladığımdan beri kilo derdine pek düşmez oldum. Türkiye’ye döndüğümde tartıda gördüğüm rakama da şaşırmadım desem yalan olur. İngiltere’den bana kalan en önemli alışkanlıklarımdan olan aromalı sular ve her sabah ilk iş içtiğim ılık limonlu suyun büyük ölçüde etkili olduğunu düşünüyorum bu konuda ama. Bir de canım artık ağır, yağlı, karbonhidratlı şeylerden hatta ve hatta çikolatalı tatlılardan bile çekmiyor. Türkiye’ye iner inmez ilk aradığım şey dolma, baklava veya kebap değil, incirdi. Evet gerçekten geldiğim ilk iki hafta 2-3 kilo inciri bitirdim. Tam da mevsimiydi gerçi Ege incirlerinin :) Sonra sonra 1 yıldır mahrum kaldığım; dolmaydı, kısırdı, gevrekti, boyozdu, beyaz peynirdi tulum peyniriydi, özlediğim her geleneksel lezzetten yedim ama kilo almak yerine kilo verdim.

Fark ettim ki, gerçekten de yalnızca vücudu dinleyip, onun ihtiyaçlarına kulak verip beslenmek yeterli. Vücudum da kaliteli besinlere alıştıkça çöpleri istemez oldu. (Çöpten kastım; şerbetli tatlı, cips gibi yüksek kalori değerine sahip ama hiç enerji vermeyen besinler tabii.) Son 5 aydır kendimce uyguladığım yeni beslenme tarzımda et ve hayvansal gıdaları olabildiğince minimuma indirdim ve bu bende ciddi alışkanlık oldu. Haftada 1-2 gün et tüketimi (özellikle somon gibi omega 3 zengini balıklar) şart yine de ama canım mütemadiyen sebze/meyve çekiyor. Ne tuhaf değil mi? :)

Bu haftasonu mutfağıma kavuşmam şerefine harika bir sebze köftesi yaptım ben de. Böyle uğraşıp sağlıklı ve cezbedici yemekler çıkarınca, yemesi de ayrı bir keyifli oluyor vallahi :) 

12.09.2015

Süper Enerji Topları


İstanbul'a yuvama, evime, mutfağıma döndüm nihayet! İnsan sahip olduklarının değerini kaybetmeden anlayamıyormuş gerçekten. Ben de küçücük dahi olsa yalnızca bana özel olan mutfağımın değerini baya iyi anladım bu sayede. Bir daha minikliğinden şikayetlenmiycem mutfağımın. :) Hele blenderım, kahve makinam, tencerelerim tavalarım hatta ve hatta bardaklarım; hepsini nasıl da özlemişim! Evimde mutfağımla başbaşa kaldığım ilk haftasonu şerefine bayağı bir deneme yaptım bugün. Ama ondan önce haftaiçi bir akşam, iş yerinde ara öğünüm olsun diye hazırladığım enerji toplarının tarifini yazsam fena olmaz.

Master yaparken son 1 yıldır hiç hissetmediğim "yemek sonrası uyku gelme sendromu"nu işe ilk başladığım günden beri yaşıyorum. Bu durum kan şekerinin yükselmesiyle alakalı oluyor genelde ama, yediklerimde pek bir farklılık olmadı normale göre. Psikolojik midir, çalıştığım ofisin havasızlığından mıdır, bilmiyorum. Ama bu toplar cidden işe yaradı. Her gün işe giderken 2 tanesini yanıma alıyorum ve öğleden sonra ara öğün niyetine kahve ile tüketiyorum.. Sağlıklı, doyurucu ve enerjik daha ne olsun! :)