18.01.2015

St Andrews'ta güneşli bir gün


Popüler Cambridge Düşesi Kate Middleton ve Prens William'ın medyayı sallayan düğünlerinden sonra İskoçya deyince akla gelen ilk yerlerden biri de St Andrews oldu kuşkusuz. Bu ikili St Andrews Üniversitesinde okurken tanışmışlar. Hatta ve hatta bugün öğrendiğim bir bilgiye göre ise, bu okul, dünya üzerindeki diğer okullara kıyasla en çok çift çıkaran okulmuş. Ne istatistik ama! :)

St Andrews Castle


St Andrews muhteşem doğası ve manzarası ile beni gerçek anlamda büyüledi desem yanlış olmaz. Gerçi şaşırtıcı şekilde sakin ve güneşli olan havanın büyük etkisi var bu durumda bence. Bugün hava -genelde olduğu gibi- yağmurlu ve rüzgarlı olsa aynı cümleyi kurar mıydım bilemedim.
 
St Andrews Cathedral


Kasaba adını İsa'nın 12 havarisinden biri olan Saint Andrew'dan almış ve Katedrali ise yüzyıllar boyunca İskoçya'nın en büyük ve en önemli kilisesi olmuş. Tabii bu kasabayı meşhur yapan bir diğer şey ise, 18. yüzyılda temeli atılan golf kulüpleri, kursları ve oldukça gelişmiş golf sahası. Hatta St Andrews "golfun merkezi" olarak da adlandırılıyor. 
Golf Sahası

Kale

Aslında turistik açıdan baktığımızda bir kalesi bir katedrali ve bir kumsalı olan küçücük bir kasaba burası. 3-4 saatte tüm önemli yerleri gezebilirsiniz. Biz de günübirlik gezimizin 4-5 saatinde St Andrews Kalesi, St Andrews Katedrali, St Andrews Müzesi, golf sahasının tam ortasında yer alan kendi aramızda "Hobbit Köprüsü" diye adlandırdığımız "Swilcan Burn" Köprüsü ve Market Street'i görüp kasaba turumuzu tamamladık.

St Andrews Castle
Bir de belirtmeden geçemiycem; ısınmak ve sıcak bişeyler içmek için oturduğumuz Market Street'in ara sokaklarından birinde yer alan şirin bir cafedeki tatlılar ve kahveler muhteşemdi. Buralara kadar gelip yine Starbucksa oturmayalım diye sokakları arşınladık azimle ama değdi. Cafenin adı The Cottage Kitchen. Unutmayayım da buraya yazabileyim diye telefonuma adını bile not aldım :)  Zaten merkezde gördüğümüz tek franchise olmayan cafe burasıydı sanırım.:)


Son olarak itiraf etmeliyim, burada fotoğraf çekmelere doyamadım. Her perspektif ayrı bir sanat eseri... Fotoğraf çekerken bu kadar zevk aldığım yerler nadir oluyor. O yüzden İskoçya'ya uğrayacak olursanız, Edinburgh'a yalnızca 1.5 saatlik bir sürüş mesafesinde bulunan St Andrews'u es geçmeyin derim ben.

Swilcan Burn Bridge

Not: Görüldüğü üzere, bir paragraf üstte belirttiğim sanat eserlerine dahil olmayan bir fotoğraf bu ama şu minik sevimli hobbit köprüsünü paylaşmadan da duramadım.

Bol güneşli günler! :)



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder