3.10.2014

Bisiklet Günlüğü: İstanbul'dan indim Edinburgh'a..


Öğrenci moduna girer girmez yıllardır hayalini kurduğum "Avrupa ülkesinde bisikletle dolaşma" olgusunu gerçekleştirmek için kolları sıvayıp Edinburgh'da nasıl bisiklet kiralanır, öğrencilere ne gibi kolaylıklar sağlanır iyice araştırdım. En temiz ve ucuz yolun 2. el bisiklet almak olduğunu ve kaldığım yurdun hemen 100 metre ötesinde 2. el bisiklet satan büyük bir bisikletçi olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlığı anlatamam! Hayat uzun zamandır ilk defa bana istediğim şeyleri çok çabalamadan vermeye kaldığı yerden devam ediyordu... Bu durum daha ne kadar sürer bilmiyorum ama ne olursa olsun tadını çıkarmalıyım.  Umarım derslerde de çok uğraştırmazsın beni hayat! Zaten sevdiklerimden uzakta, bir yanım hep buruk... Bisikletti, gezmeydi, yeni lezzetlerdi, kendimi avutmaya çalışıyorum işte. (Peki ya dersler? )

Türk kültüründe yetişmiş birinin Avrupa'da bisiklet sürmesi oldukça zormuş sevgili okuyucular. Hele ki trafik ışıklarında bekleme alışkanlığı olmayan bizleri Avrupa'da caddelerde karşıdan karşıya geçmek bile zorlarken, direksiyonları sağ tarafta olan arabalarla dolu, trafiğin soldan aktığı canım İngiltere'de kendimi bisikletle yollara nasıl attım, sormayın.



Yine de elim ayağım oldu şu bisiklet. Onun varlığı her yere anında gidebileceğimin rahatlığını veriyor bana. Yıllardır hayalini kurduğum dağda kırda bayırda bisikletle dolaşma durumu yerini bisikletin ana ulaşım aracım olmasına bıraktı. İyi ki de bıraktı! Okulun astronomik bir rakamla üye olunan spor salonuna haftada en az 3 defa gitme gibi ciddi bir karar aldım ve tabii ki spor salonuna da bisikletle gidip geliyorum. Türkiye'ye döndüğümde minik yağ parçacıklarımın hepsini kasa dönüşmüş olacak evelallah, inşallah, maaşallah...

University of Edinburgh Old College
Gelelim asıl derdim olan Edinburgh ulaşımına. Yollar oldukça geniş ve genelde boş olmasına rağmen, otomobil sürücüleri de bisiklet sürücüleri de oldukça bilinçli! Aslında ben de öyleydim. Her köşe başında yol bomboş olsa bile yeşil ışık yanmadan geçmiyordum. Zaten uzun zaman sonra ilk defa bisikletle trafiğe çıkıyorum. Biraz tırsıklık da var tabi. Ama inanın yollarda 50 metrede bir trafik lambası var ve toplam 6 arabanın geçebileceği genişlikte. Çok değil 2 gün önce dedim ki zaten araba yok doğru dürüst, kimse de beklemiyor, ben beklesem ne olacak? Kalabalık yerlerde bekliyorum zaten sürekli!

North Bridge
Bugün okuldan dönerken trafik ışığının tam sarıdan kırmızıya döndüğü saniyede zaten hiçbir yönde araba olmayan ve yalnızca bir yayanın beklediği yoldan geçeyim dedim; yayadan azar işittim. "Kırmızı yandı beklesene!" diye bağırdı bana bakarak kızgın gözlerle. Geçen gün ise dönüşüm karanlığa kalmıştı biraz ve yanımdan geçen bir bisikletli, "Işığın hiç belli olmuyor, ben bile zor görüyorum seni" diye azarladı. Uyum sağlamam biraz zaman alacak anlaşılan. Bu süreçte de daha ne azarlar işiteceğim kimbilir...

Ama tabii ki önce güvenlik! Yarın ilk işim bisiklet için kask ve gece lambası almak olacak. :)



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder